Ana Sayfa

 

 

   

Asılan'dan Kule'ye

  

Direnmemek evrendeki en büyük gücün anahtarıdır.

 

~ Eckhart Tolle ~

          

   

Hepinize Merhaba,
 

Karşılık bulamadığımız bir sevgi, sahip olamadığımız bir ev, kazanamadığımız bir iş pozisyonu, alamadığımız bir takdir, yani gerçek hayatta varlık bulamayan bir arzumuz, üzerimize olmayan giysi gibidir. Ya çok dardır ya da çok bol. Bol olanın çaresi vardır, daraltır veya içini doldurur(!), giyeriz. Bunu yaptığımızda beğenmeme olasılığımız da vardır, ama en azından takılıp kalmamış, bizim için iyi ya da kötü, sonucu görmüşüzdür.

 

Ama ya dar olanı? O dar giysi dolabımızda durur, onu atamayız, ve ona öyle bağlanmışızdır ki hep "bir gün zayıflayacağım ve içine gireceğim" deriz. Her mevsim başı dolabımızı ayıklarken tekrar tekrar elimize alıp ona bakar, özlem duyar, ardından buruk bir umutla gene dolaba geri koyarız. Ama gün gelir, iki şeyden birisi olur. Dolaptan son kez çıkarır bakar ve "artık bunu hiç giyemem, içine girecek kadar zayıflamam imkansız, ben en iyisi bunun yerine şöyle üzerime uyan güzel bir şey alayım" deriz. Ya da zayıflamışızdır ama giysinin modası geçmiştir, o nedenle artık üzerimizde eskisi gibi güzel durmuyordur. Her iki durum da o giysiyi atmamız ile sonuçlanır. Çünkü o giysinin bizim için var olabileceği yegâne yer dolaptır ama biz dolapta yaşamayız. Dolayısıyla onunla vedalaşırız. Bu tema Ölüm ile Şeytan arasında duran Denge kartından oluşan üçlü kart grubunun temasıdır. Ardından da Kule gelir yani dar olan yapının yıkılması, aynı dar olan giysinin atılması gibi.

 

Tüm o dolaptan çıkartıp tekrar dolaba geri koyduğumuz süreler boyunca Ölüm'le Şeytan arasında gidip gelmiş, vedalaşmamız (Ölüm) gereken bir şeyle bir türlü vedalaşamamış ve onu kendimize bir saplantı (Şeytan) haline getirmişizdir. Bu arada üzerimize uygun (Denge) şeyleri de gözümüz görmemiştir. Aslında, tüm çabamıza rağmen olmuyorsa demektir ki, belki o insana duyduğumuz sevginin karşılığını almak bizi mutlu etmeyecektir, belki o ev onu alsak bile içinde rahat bir yaşam süreceğimiz bir ev değildir, belki o iş aslında bize aradığımız tatmin duygusunu vermeyecektir ve belki de aradığımız şey o hep beklediğimiz ve çoktan görmemiz gerektiğine inandığımız takdir değildir. O giysiyi atmamız bizim bunu gördüğümüzün ve Kule'yi yıktığımızın işaretidir.

 

Ama o giysiyi bir türlü atamıyorsak, o zaman Asılan'a geri dönmemiz, kendimizi baş aşağı asmamız, konuya bir de tersinden ve derinden bakmamız gerekir ki, zaten Asılan da bu üçlü grubun öncesinde yer alan karttır. Asılan, bir şeylere yanlış bakmakta olduğumuzu, düşünce ve davranış biçimimizi gözden geçirmemiz gerektiğini, ya hedefimize giden yolu ve gösterdiğimiz çabanın şeklini ya da aslında hedefimizi değiştirmemiz gerektiğini gösterir bize.

 

Geleceğe ilişkin belli bir sonuç elde etme konusuna öyle saplanmışızdır ki, içinde yaşadığımız anın olasılıklarını görmez ve görsek bile onlara dahil olamayız. Çünkü kendimizi mutsuz kılmakta, kendi benliğimize doğru yol almaya direnmekte ve yaşamımızı dolaba asmakta çok kararlıyızdır.

 

Asılan ise bizim bu konudaki kararlılığımızı ve direncimizi kırmak için vardır. Ve en güzeli böyle bir noktada bizim kendimizi gönüllü ve bilinçli olarak asmamızdır, aksi takdirde yaşam karşımıza çıkaracağı kriz ve engeller yoluyla zaten bizi asacaktır.

 

Kendinizi fazla asılı bırakmak zorunda kalmamanız dileğiyle, yolunuz açık olsun.

 

© Güneş İlhan, Haziran 2008, İstanbul

      

          

tarotdergisi@gmail.com

Başa Dön

© 2005-2018, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.